Bölge Rehberi

Bodrum

Gece Bodrum‘da yaşam, günbatımından hemen önce, gecelemek için Kale‘ye uçan martı sürülerinin kanat hışırtıları ve limana dönmekte olan tur teknelerinin motor sesleriyle başlar. Ne yazık ki, geleneksel olarak güneşin denizin ardından batışını kokteyl yudumları arasında izleme keyfi, Bodrum havalisinin güneyinde, kıyıların elverişsizliği yüzünden yaşanamazsa da, Turgutreis benzeri batı kıyılarında bol bol çıkarılır. Bodrum‘un içinde yaşayanlar belki daha da şanslıdırlar. Bodrumlular belki gün batımını gözlemleyemezler ama, beyaz badanalı evlerin ve onları çevreleyen tepelerin yükselen gölgelerini, Kale‘nin yükseklerden yakaladığı güneş ışınlarının pencere ve duvarlarındaki altın yansımalarını ve kalenin ışıkları bir yanarken, bunların gök mavisi gölgelerini izleyebilirler. Bodrum‘da iyotun verdiği bol enerjiyle, geceler gündüze, gündüzler geceye döner.

Öylesi harika görünümleri yakalayan köşelerden biri Marina‘dır, diğerleri de limanın önünde uzanan kafe ve barlar… En iyi seyir yeri ise tepedeki anfitiyatrodur. Hakkıyla bir seyir istendiğinde, akşam alacakaranlığında özel bir ambiyansı olan amfitiyatro Bodrum‘u, limanı, kaleyi ve ardında bir uçtan öbür uca uzanan Ege‘yi ayaklar altına serer.


Amfitiyatrodan yavaş yavaş aşağı doğru inilirken, sakin çevreye girilir. Çocuklar cıvıl cıvıl oyuna dalmışlardır… İş saatleri sonrasında, açık bahçelerde veya evlerinin önündeki merdivenlere oturmuş anne ve babalar işten sonra, çay, bira veya rakılarının keyfini çıkarmaktadırlar. Bodrum‘un tüm sokaklarında konuklar akın akın sahilin yolunu tutarlar… Bu kez kalabalık limanda, bir kafeye, bara ya da restorana doğru. Yemekten önce, bir barda geleneksel olarak bir kokteyl alınır veya bir kadeh rakı (diğer adıyla "aslan sütü") veya egzotik bir yerli içki, şarap ya da bira yudumlanır. Burada akşam yemekleri tüm kaygılardan uzak, yavaş yavaş ve saatler boyu sürebilir. Bodrum restoranlarında geleneksel Türk yemeklerinden çağdaş batı yemeklerine kadar değişen yiyecekler geniş bir yelpazede sunulur. Akşam yemeği genel olarak rakı ile başlar, yanısıra mezeler yenir, sonra asıl yemeğe ve sonunda da meyve veya tatlılara sıra gelir. Her birinin ardından da doğal olarak rakı yudumlanır.

Yemekten sonra Bodrum şafağa kadar uyanıktır. Çoğu dükkan ve butik geceyarısına kadar açıktır. Çok yerinde bir olaydır geç vakit alışveriş, çünkü yudumlanan içkilerin rehavetinde, günün sıcağını arkada bırakarak ve kapatmadan önce belki de dükkancının bir malı daha ucuza vereceği pazarlıklar yapılarak, en işi şekilde değerlendirilir vakit.

Türkiye‘nin belki de başka hiç bir yerinde olmadığı kadar çok sayıda bar vardır Bodrum‘da. Buralarda tüm damaklara uygun içkiler sunulur. Sıcacık atmosferli kıyı kahveleri, ışıklandırılmış kale duvarlarının canlılığı, gözlenen kalabalık sokaklardaki kenar barlar ve buralarda günün müziği dalga dalga ruhlara işler. Bazı kulüplerde ise Türk Folk Müziği veya caz müziği canlı olarak çalınır. Bazı otel ve tavernalarda düzenlenen Türk Geceleri‘nde ise saz ve zurna eşliğinde dansözler masalar arasında raks ederler.

Gece gösterilerinden sonra en popüler olan da piyasa yaparak görmek ve görünmektir. Akşam yemeğinin ardından sokaklarda amaçsızca dolaşılır ve bir yerde koyu bir fincan Türk kahvesi, bir fincan çay veya daha kuvvetli bir şeyler içilir.

Bodrum‘un güzel ikliminde gündüz geçen hoşça vakit güneşin batışıyla sona ermez. Kıyı restoranları tüm akşam boyu açıktır. Ay ışığında tekne gezileri hatta yüzmek bile çok hoştur. Bodrum‘un ışıltılarından uzaklaşıldığında, Türk semalarını, sanayileşmiş batıda hiç bir zaman görülemeyecek bir parlaklık kaplar. Bu büyülü görüntü en iyi şekilde, Karaada‘daki sıcak su kaynağının dışında demirli bir tekneden seyredilebilir. Burada, dostlarla birlikte, birkaç mumun ışığında, bel seviyesindeki suyun içindeki mağaraları keşif maceraları yaşanabilir. Hala enerjileri kalmış olanlar Bodrum diskoları ve gece kulüplerinde gündoğumuna dek durmaksızın dans edebilirler. Buradaki gece kulüplerinin çoğu açık havada ve kıyıdadır. Yörede geçirilen enerjik bir geceden sonra, çoğu Türkler, yatmadan önce bir tas çorba içmenin kendilerine iyi geleceğini düşünürler. Ertesi sabah uyanıldığında, akşamdan kalmış olmamak için, çorba içmek bir reçete sayılırsa da, çevrede daha çeşitli şeylerin yenebileceği pek çok küçük yer vardır.

Bu sıralarda müezzinler minarelere tırmanmaya başlamışlardır bile. Sabah ezanıyla birlikte yeni bir gün daha başlar… Ancak Bodrum‘un bizlere sunabileceği türden bir gün ve bir gece daha…

Kaynak: http://www.bodrum.bel.tr

BODRUM TARİHİ

Yerleşik halk olan Lelegler ile Karların birarada yaşadığına dair izlere rastlanır. Ancak Perslerin Anadoluyu işgalinin ardından Karya bölgesi de Pers yönetiminde bir Karya şehri olur. Birçok tarihi belgede denizci halklardan biri olarak anılan Karyalıların ünlü yöneticilerinden I. Artemisia, MÖ 480’de Yunanlılara karşı Perslerle birlikte savaşarak dünyanın ilk kadın amirali ünvanını alır. Tarihçi Herodot memleketlisi bu kadın kahramanın öyküsünden uzun uzun söz etmektedir. Denizde varlığını bir çok kez kanıtlamış bu halk MÖ 367 yılında Satrap Mausolos’un Karya merkezini Milas’tan Bodrum’a taşıması ile ayrı bir önem kazanır. Mausolos, kız kardeşi ve karısı II. Artemisia ile Halikarnassos’a en parlak dönemini yaşatırlar. O zamanlarda yapılan Mausoleum bugün dünyanın 7 harikasından biri kabul edilmektedir. Mausolos yönetiminden günümüze kalan sadece bu anıt mezar değildir. Şehir yönetim merkezi olmanın özeniyle imar edilmiştir. Günümüzde dahi hizmet veren tiyatro bunun örneklerindendir. Mausolos’un ölümü ile yeni bir kadın yönetici ile yeni bir zafere imza atar Karyalılar. MÖ 353 yılında Rodos adası ele geçirilir.
Karya’da da tıpkı Mısır’da olduğu gibi kardeşler birbirleriyle evlenmiştir. Mausolos ve II. Artemisia’da olduğu gibi, kraliçe Ada’da kardeşi Idrius ile evlidir. Idrius’un ölümü üzerine tahta kraliçe Ada geçer ama iç çekişmeler nedeniyle Labranda’ya sürülür. İskender’in kuvvetleri gelinceye kadar orada kalır ve ancak, ünlü komutanın himayesinde Halicarnassus’a geri döner.
İskender ordularına büyük direnç gösteren yarımada, işgalin ardından eski gücünü bir daha yakalayamaz ve kuçulerek, sık sık yönetim değiştirmeye başlar. Bir dönem Afrodisias’a bağlı bir piskoposluk merkezi olarak kayıtlara geçer. Roma ve Bizans yönetimlerinin ardından 11. yüzyılda Osmanlıların eline geçer.
Rodos Adası’nı Kudüs yolundaki büyük projenin duraklarından birine dönüştüren haçlılar, 15. yüzyılın başlarında Osmanlı İmparatorluğu’ndan Bodrum limanında bir kale yapma izni alırlar. St. Jean Şövalyeleri yaklaşık yüz yıl süren bir çabadan sonra bugün Bodrum Kalesi olarak bilinen St. Peter(Petrum) kalesini inşa ederler. Kalenin yapımında, depremlerle ve doğa şartları nedeniyle yıpranarak bir kısmı yıkılmış olan Mosoleum’un dökülmüş taşlarının kullanılmış ve bazı mermerleri de kireç elde etmek için eritilmiştir.
Osmanlı’nın son dönemlerinde hapishane olarak kullanılan bu kale, I. Dünya Savaşı’nda, Fransızlar tarafından bombalanır. 1970’lerden itibaren Halikarnas Balıkçısı mahlaslı edebiyat ve düşünce adamının tanıtımlarıyla yeniden ünlenen Bodrum, günümüzde Türkiye’nin en önemli tatil beldelerindendir.

Kaynak: http://www.bodrum.gov.tr

Tüm Hakları Saklıdır. © 2017 Alper OYMAK